Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - George Orwell

Gerçekten bir başyapıt olduğunu düşündüğüm Orwell'in eserini okumakta bu kadar geç kaldığım için öncelikli olarak kendimi kınamak istiyorum müsadenizle. Okumayanlarınız varsa bence bu yazıyı bıraksın gitsin hemen okusun pişman olmazsnız emin olun:).

Halen benimle kalanlar için devam ediyorum; Orwell bir ütopya yaratmış kitabında. Ancak bu ütopya, her şeyin iyi olduğu bir dünya değil tam aksine çevirmenimiz Celal Üster'in de kitabın başında belirttiği gibi "bir insanlık karabasanı". 


Orwell'in yarattığı dünyada, benim anladığım temel amaç şu; insanların düşüncelerini ve duygularını yok etmek. Sadece söylenileni yapan, muhakeme yeteneğinden yoksun, gerekmedikçe konuşmayan, sevmeyen, sevilmeyen, insani duyguları olmayan bir nesil yaratmak. İnsanların yaşadığı evler tele ekranlar denilen cihazlar tarafından izleniyor, büyük birader denilen, kimsenin görmediği bilmediği, sadece etraftaki fotoğraflarda yer alan bir yönetici yaratarak, koşulsuz şartsız bir itaat bekleniyor insanlıktan. Karşı olanlar anında "buharlaştırılıyor", yok ediliyor. Gazeteler, kitaplar, sözlü yazılı basın sadece partinin isteklerine göre değiştirebiliyor olanları, yani, geçmişi istediği şekilde yönlendirebiliyor devlet. 2x2=5 diyor ve insanları canı gönülden buna inanmaya ikna ediyor. Zaten geçmişteki tüm kitaplar da buna göre değiştirilmiş oluyor. Kimsenin kimseye güvenmediği, çocukarın anne babalarını ihbar ettiği, kelimelerin anlamlarını yok etmek için yeni bir dil yaratılan bir dünya. Bu dünyaya karşı olduğunu düşündüğümüz savaşçımız sevgili baş karakter ise Winston Smith. Ah Winston sen bu hallere gelicek adam mıydın, gözlerim dolu dolu oluyor, detay vermek istemiyorum, sebepleri, sonuçları, detayları için ne yapacağınızı biliyorsunuz sevgili dostlar. 



Ben bir de kitabın adının neden 1984 olduğunu merak ettim. Yine çevirmenin notlarında, kitabın 1948 de tamamlandığı için Orwell'in son sayıları yani 4 ile 8 in yerini değiştirdiği yönünde. Başta 1980 olacakmış, yazarın hastalığı ve kitabı beklediği sürede bitirememesi sonucunda önce 1982 olmuş, sonra da 1984. Bu ütopik dünya için daha ileri bir tarih değil de (3982 mesela), bu tarihi seçmiş olması, belki de bu durumun gerçek olabileceğine inancından kaynaklı ve toplumu uyarmak amaçlıdır kimbilir? Zaten şimdi bile yakın geçmişin hafızalarımızdan yavaş yavaş silinmediğini kim iddia edebilir, düşünmeyi bırakmamak gerek. 

Yorumlar

  1. Gülen Hanım Merhaba :)
    Yazılarınızı yakından takip ediyor, en kısa zamanda yeni bir entry bekliyoruz :)
    1984'ün devamında Distopya ya giriş yaparak insan hayatının Ütopya ve Distopya arasında nereye daha yakın olduğu konusundaki değerlendirmelerinizi okumak bizlere keyif verecektir :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neden Mutlu Olur?

Mr.Nobody - Bay Hiçkimse (2009)

Kaplumbağa Terbiyecisi