Zalımsın Zaman!

The Persistence of Memory.jpg
Zaman kadar hem soyut hem de somut olabilen bir kavram var mıdır acaba? Somut halini etrafımızdaki bebeler kocaman kocaman olunca, yüzümüzdeki çizgilerden yollar oluşunca, fotoğraflardaki kişiler birer birer azalınca anlıyoruz. Anlıyoruz anlamasına da idrak edemiyoruz. Çünkü o insanlığa verilmiş hem bir ödül hem de bir ceza bence. Ödül, çünkü unutmak istediklerimizi tamamen unutturmasa da acısını azaltıyor ve hakikaten zamanla geçiyor! Ceza, çünkü, geri dönüşü yok, durdurulamıyor, müdahale edilemiyor, istesen de geçiyor istemesen de geçiyor. Bizi de akarsuda ilerler misali götürüyor kendisiyle ama çoğunlukla fark ettirmiyor bize gittiğimizi ve bir an hop diye atıverecek, fotoğraflardan eksilen biz olacağız. Ne kadar garip ve  bir o kadar gerçek.

Son günlerde zamanın hızlı akışını daha çok farkeder oldum, mevsimler birbiri ardına geçiyor artık 1 sene hatta seneler o kadar da uzun bir zamanmış gibi gelmiyor, dönüp bakınca farkedilmeden geçtiğini anlıyorsun. Geriye sadece bir kaç anı kalıyor zamanın geçtiğini sana anımsatan. Anılar da giderse hiç bir şey kalmıyor geriye.  

Hele bir de kendine dışarıdan bakmayı denediğinde, mesela çalışanlar için, anlamsız bir koşuşturmaca içinde, aslında çok da olmak istemediğin yerlerde olmak istemediğin kişilerle günün çoğunu geçiriyorsun. Önemli olan bu koşuşturmacadan sana arta kalan zamanları değerlendirebilmek gibime geliyor.

Peki o zaman ne yapacauk derseniz, açıkçası ben de bilmiyorum. Müdahale edilmeyen bu kavrama karşı savaşamayacağımıza göre, yapılabilecek en iyi şey biraz farkındalık sanırım. Hakiketen de sandığımız kadar çok zamanımız olmadığının farkında olabilmek. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz anıları biraz daha artırabilmek, mümkün olduğu zamanlarda kendimizi dinleyebilmek. Ben ne istiyorum, ne yapıyorum, ne yapabilirim diyebilmek ve bunlara verdiğin cevaplara göre hayatını yönlendirebilmek. Yapmak istediğin şeylere daha çok zaman ayırmak. Olmak istediğin kişilerle daha çok vakit geçirmek. Bu oyunun da hilesi bu. Sabahları daha erken kalkıp uyuduğun zamandan çalabilirsin mesela. Herkes uyurken sen yaşarsın. Zamana meydan okumak yerine onunla iş birliği yapıp her boşuna geçirdiğini düşündüğün anı, bir anıya çevirebilirsin. Başka da çaresi yok bu işin, çünkü şimdiye kadar hep geçti, geçiyor ve geçecek. Kaç yaşında olursan ol, bugün şimdiye kadar olan hayatının en yaşlısı, bundan sonra yaşayacaklarının ise en gencisin, unutma. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neden Mutlu Olur?

Kaplumbağa Terbiyecisi

Hedonik Uyarlanma